KALEMİN NAMUSU VE SİLAHIN SUSKUNLUĞU

KALEMİN NAMUSU VE SİLAHIN SUSKUNLUĞU

(Bir vicdan muhasebesi ve tarihe not)
Kalemin namusu, silahın namusunu deldi.
Zira kalem, vicdanın sesidir; silah, öfkenin.
Kalem aklı temsil eder, silah nefsi.
Kalem hakikati yazar, silah hakikati susturur.
Bugün bir kez daha görüyoruz ki, tarihin en büyük savaşları, önce kelimelerle başlar;
Ve yine kelimelerle biter.
Silahın sustuğu yerde kalem konuşur; kalemin sustuğu yerde zulüm hüküm sürer.
Bir zamanlar kılıç, dünyayı biçen kuvvetti.
Bugün kalem, akılları biçen kudret oldu.
Artık dönem, tüfeğin değil; haberin, manşetin, başlığın, ve kelâmın dönemidir.
Bir cümle, bir kurşundan daha derin yaralar açabilir.
Bir başlık, bir bombadan daha fazla zihinleri yakabilir.
Ama bugün, kalemin namusu satılığa çıkarılmış durumda.
Bazı kalemler kanı durdurmak için değil, kanı meşrulaştırmak için yazıyor.
Bazı gazeteler hakikati değil, propaganda metinlerini manşet yapıyor.
Bazı haber merkezleri, mazlumu değil zalimi temize çıkarıyor.
İşte tam da bu karanlık vakitte, 300’ü aşkın yazar, akademisyen ve sanatkâr;
Bir tarihî duruş sergiledi.
New York Times’ın Filistin karşıtı önyargılı yayın politikalarına karşı
“Kalemimizi satmıyoruz” diyerek geri çekildiler.
Bu sadece bir protesto değil, insanlığın vicdanına düşen bir imzadır.
Zira onlar dediler ki:
“Silah üreticileri kadar medya da savaş makinesinin bir parçasıdır.”
Ne doğru söz!
Zira medya, yanlış kelimelerle bir toplumu kışkırtabilir;
Hakikati gizleyerek zulmü meşrulaştırabilir;
Bir fotoğrafı yayımlamayarak bir mazlumun çığlığını boğabilir.
“Katliam”, “işgal”, “etnik temizlik” gibi kelimeleri sansürleyen bir basın,
Hakikatin değil, zulmün hizmetindedir.
Kelimeleri susturmak, vicdanı susturmakla eşdeğerdir.
Tarih, bu tür anları unutmaz.
Bir zamanlar Galileo, hakikatini söylemek için mahkemede titrerken
Papa’nın elinde kalem vardı — ama o kalem sustu.
Bir kelâmı kibarda:
“Kalem kılıçtan keskindir.”
Ama keskinliği hak için kullanılmadıkça, o kalem sadece bir silahtır.
Bugün Gazze’deki çocuklar kan içinde yatarken,
Bir grup kalem sahibi insanlığın haysiyetini ayağa kaldırdı.
Belki onların satırları bir duvar yıkmadı;
Ama bir duvarın arkasındaki yalanı deldi.
Bir hakikat duvarı ördüler: kelimelerden, vicdandan, namustan.
Artık kalem sadece yazmaz;
Hüküm verir.
Artık haber sadece bildirmaz;
İfşa eder.
Artık dünyayı silahlar değil;
Kalem ve kelâm değiştirir.
Çünkü kalem, Allah’ın “Oku!” emrinin mirasçısıdır.
Silah, o emrin unutturulduğu karanlık çağların nişanesidir.
Kalemini kanı durdurmak için kullananlar,
Hakikatin askeridir.
Silahını masumu öldürmek için kullananlar ise
Zulüm ordusunun neferidir.
Birinin adı tarih kitaplarında anılır;
Diğerinin adı sadece lanetle hatırlanır.

Sonuç / Özet:
Bu makale, kalemin vicdani sorumluluğunu, medyanın hakikat karşısındaki imtihanını ve New York Times’a karşı 300’den fazla yazarın sergilediği onurlu duruşu ele alır.
Hakikatin, kelimelerin namusu üzerine bina edildiğini; kalemini zulmün değil, adaletin hizmetine verenlerin tarihe şerefli bir iz bıraktığını vurgular.
Bugün dünyayı değiştiren asıl güç ne silah ne para, belki de sadece namuslu bir kalemin ucundaki hakikattir.

Hazırlayan: Mehmet Özçelik

 www.tesbitler.com
30/10/2025

Loading

No ResponsesEkim 31st, 2025